Makaleler

Tahran, Kum, Meşhed ve Erdebil izlenimleri

15-22 Nisan 2013 tarihleri arasında, başkenti Tahran’ı, inanç merkezi Kum kentini, İmam Rıza’nın türbesinin bulunduğu Meşhed’i ve Şah Hatayi’nin türbesinin bulunduğu Erdebil’i kapsayan 7 günlük bir İran gezisine katıldım.

Dini merkez Kum 15 Nisan 2013’de Atatürk havaalanından, Mahan Aır Havayolu ile Tahran’a 50 km uzaklıktaki Humeyni Hava limanına, oradan kara yolu ile Tahran’a 85 km uzaklıkta bulunan Kum kentine ulaştık.   Kum kentinde GhasrAp Hoteline yerleştik. Kum İran’ın Kum eyaletinin yönetim merkezi olan şehirdir. Dünyada İslam Devriminin temellerinin atıldığı ve başlandığı şehir olarak ünlenmiştir. Molla veya Ayetullahlar şehri olarak da bilinir.   Görüştüğümüz eğitim işleri yetkilileri tarafından, Kum’da, 105 ülkeden 30 bin yabancı uyruklu, 40 bin de İran vatandaşı olmak üzere, yetmiş bin öğrencinin  eğitim-öğretim görmekte olduğu bilgisi verildi.

Ehlibeyt’in kutsal kenti Kum, Ehlibeyt’i sevenler için de kutsal bir kent olarak kabul ediliyor. Kum’da, Ehlibeyt ya da On İki İmam soyundan Ali İbni İmam Rıza’nın (a.s.) kız kardeşi Fatime-i Masume Türbesi; Musa Kazım’ın torunu İbrahim’in, Zeynel Abadi’nin torunu Ahmed’in, Caferi Sadık’ın evlatlarından Ali İbn-i Cafer’in kutsal kabul edilen mezarları da bulunmaktadır. Aynı şekilde, Hz. Muhammet’in Hz. Ali-Hz. Fatma soyundan 40 kişinin Abbasi halifelerince şehit edilmeleri nedeniyle, İmam Rıza’nın amcası ve  Ehl-i Beyt soyundan kadın ve çocuklardan oluşan 40 kişi de, Kum’a gelmişlerdir ve Kum kentinde onların da mezarları bulunmaktadır. Yine, İmam Taki’nin oğlu Musayi Muhbarake, İmam Caferin oğlu Ali, İmam Kazım’ın kardeşi Abdullah başta olmak üzere, Ehlibeyt soyundan gelen kişilerin 400’ü aşkın çocukları ve torunları da Kum kentinde yaşayıp Hakka yürümüşlerdir. Bu kutsal kişilerin mezar ziyaretlerine katıldım.   Âlimlere Hüsniye kitabının yazarı  olan Fahri Razi’nin türbesi de  Kum kentindedir. Ayrıca Kum kentinde dünyanın sayılı dini kütüphanelerinden olan Ayetullah Necefi Maraşlı adıyla bir kütüphane de bulunmaktadır. Dünyadaki orijinal İncil’in bir nüshasının bu kütüphanede saklı tutulduğu belirtildi.

Kum’da Türkiye’den bir seyit Baba Mansur ocağında olduğunu belirten Sivaslı Seyit Reza, kendisiyle görüşmemizde, 1982’den beri Kum kentinde eğitim gördüğünü ve Türkiye’den gelen öğrenci sayısının 100-150 kadar olduğunu, bunlar içerisinde  sadece 4-5 kişinin Alevi inancına mensup olduğunu,  Seyit olarak burada sadece kendisinin eğitim gördüğünü ve otuz yıldan beri Kum’da yaşadığını söyledi.   Seyit Reza’nın söylediğine göre, yabancı uyruklu öğrencilerin ihtiyaçları, Humus adıyla halktan alınan yardımlarla karşılanmaktadır. Sivaslı Seyit Reza, humusla ilgili olarak açıklamalarda bulunarak, Humus’un iki bölüme ayrıldığını belirtti:

1) “Hakkullah-ı Resul” adı verilen imamlara verilen humuslar,
2) Fakirlere, yolda kalanlara, yoksullara, Ehlibeyt soyundaki yoksullara ve borcu olanlara verilen humuslar.  Hakkulah hakkı, resul ve Hak İmamlarına verilen Humuslarla, Allah yolunda medreselerde dini eğitimini sürdüren öğrencilere yardımlar yapılmaktadır.   Humus kurumu devlete bağlı olmaksızın kendi içinde tamamen bağımsız bir kurum olarak işlevini yerine getirmektedir. Bu kurumun Muctehi olarak anılan birimi tarafından kayıtları tutulmaktadır.   Humus verilecek kişilerle ilgili bazı şartları vardır ve bunlar şunlardır:

1. O kişi, On İki İmamlara inanmış olacak.
2. Caferi Sadık mezhebine bağlı olacak.
3. Helalzade olacak (zinadan doğmuş olmayacak).
4. Yüksek bir ahlaka sahip olacak.

İran’da örtünme ve din dışı eğitim İran’da 32 yıl önce örtünme şarttı, şimdi değil. Ayrıca, görüştüğümüz kişiler tarafından,  evlerde ve kapalı özel yerlerde içki de içilebildiği, özellikle İslam dışında diğer inanç gruplarına içkinin serbest olduğu belirtildi.   32 yıl önce Iranda okuma-yazma oranı % 45 iken, 2013 yılı itibariyle % 75-80 ulaştığını öğrendik. Öğretmenlerin aylık ortalama 800 Dolar, lise eğitimi görmüş çalışanların 300 Dolar civarında ücret aldığı, ayrıca her İran vatandaşının banka hesabına devlet tarafından yardım olarak ayda 25 Dolar tutarında bir paranın yatırıldığı da bize verilen bilgiler arasındaydı.

Meşhed ya da Tus ve İmam Rıza İki günlük Kum ziyaretinden sonra, 17 Nisan 2013 günü Kum’dan karayoluyla, 85 km uzaklıktaki Humeyni Havalimanına, oradan da İran Havayolu şirketiyle Meşhed Havalimanına ulaştık. Geldiğimizin ikinci gününün sabah ve akşamında olmak üzere, Ehlibeyt soyundan sekizinci İmam Rıza türbesini ziyaret ettik.   İmam Rıza’nın türbesinde ortak kurban kestik.   18 Nisan 2013 günü Nişabur’a bağlı Kadımgah ilçesinde bulunan İmam Rıza’nın ayak izlerinin bulunduğu Kardımgah Türbesini ziyaret ettik. Türbenin, şifalı ve Zemzem suyu gibi kutsal kabul edilen suyunu içtik. İbadetimizi yaptıktan sonra, 15 km uzaklıkta bulunan Hacı Bektaşi Veli köyünü ziyaret edilmesi için öneride bulundum, ancak şartların ve zamanın yetersizliğinden dolayı bu ziyareti gerçekleştiremedik.   Dönüşte yolumuzun üzerinde Meşhed’e bağlı bir yerleşim yerinde türbesi olan, hem imam Musa’nın, hem de imam Rıza’nın can dostu, Ehlibeyt dostu olan Ebu Saad’ın türbesi ziyaret ettik. Aynı gün İmam Rıza’nın türbesine üçüncü ziyaretimizi yaptık. Türbe, inanç sahibi insanlara manevi huzur veriyordu.   18 Nisan 2013 günü Meşhed’te bulunan Firdevsi’nin türbe ve müzesini ziyaret ettik. Firdevsi’nin müzesinde bulunan resimler ve tablolar çok etkileyiciydi.

Tahran ve Erdebil 19 Nisan 2013 günü Meşed’den İran Havayollarına bağlı bir uçakla Tahran’a vardık. Grup olarak, rehberimizle birlikte Humeyni’nin mezarını, İmam Rıza’nın kardeşi İmam Hamza’nın ve İmam Hasan’ın torunu Seyt Abdullazim’in türbelerini ziyaret ettik. Türbelerin ihtişamlı yapılardan oluşması ve birçok türbenin altın işlemelerle süslendirilmesi dikkate değerdi.   20 Nisan 2013’de havayolu ile Tahran’dan Erdebil’e geçtik ve bize ayrılan otele yerleştik. Erdebil eyaleti İran’ın 30 eyaletinden birisidir. İran’ın kuzeyinde bulunan Erdebil kenti eyaletinin idari merkezidir. Eyaletin nüfusunun 2013 itibariyle 1,5-2 milyon arası olduğu söylendi. Eyalet sınırları içinde Azerice, Farsça ve Gilekçe dillerinin konuşulduğu belirtildi.   Erdebil eyaleti, İran’ın, “İran Azerbeycanı” adı verilen kuzey bölgesinde yer alıyor. Eyaletin, kuzeyinde Azerbaycan, doğusunda Gılan ve Azerbeycan, güneyinde Zencan ve batısında Doğu Azerbaycan yer almaktadır. Eyaletin önemli şehirleri ise, Parsabad, Germi, Namin, Biasanvas ve Meşkin’dir. Bu şehirlerde çoğunlukla Azeri Türkleri yaşamaktadır.   Erdebil tarihi Azerbaycan tarihininin ayrılmaz bir parçasıdır.   Erdebil şehri Sasani hükümdarı Firuz tarafından kurulmuştur. Kutsal Avesta’ya göre ise Zerdüşt, Aras nehri yakınlarında doğmuş; Avesta kitabını, Bahtiyar Kralı ülkesi olarak adlandırılan Bağtiyeren bölgesindeki Şavalayan Dağının bulunduğu yörede yazmış ve dinini Erdebil şehrinde yaymaya başlamıştır. Arap işgali döneminde Erdebil’in yerli hükümdarı Bani Sağ’ın savaş karargâhı olmuş, devletin başkenti de Merape’den buraya taşınmıştır.   Moğol saldırılarından sonra Ehlibeyt taraftarlarının, Erzurum-Erzincan-Dersim-Sivas ve Anadolu içlerine göçleri olmuştur.

Safaviler (1501-1736) döneminde Erdebil İran’ın en önemli şehirlerinden biridir. İran’ın Gilan Deylemen bölgesinden Avrupa’ya ipek ticaretinin ve Avrupa malların getirilmesinde Erdebil önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Bugün ise sanayi az olmakla beraber tarım ve hayvancılık ön plandadır.   Erdebil, eğitim kurumları açısından da önemli yere sahiptir. Erdebil Tıbbi Gilan Üniversitesi, Erdebil Sure Üniversitesi, Halhal İsfan Azad Üniversitesi, Germi İslami Azad Üniversitesi ve Mohapeg Erdebil Üniversitesi, Erdebil’in önde gelen eğitim kurumlarındandır.  Erdebil ekonomisinde bal, kilim, ticareti önemli bir yer tutmaktadır.   Kentte tarihi eserler Safeviler devrine aittir. Erdebil’e 28 km uzaklıkta kaplıca sularının romatizma ve sinir hastalıklarına iyi geldiği otel yöneticileri tarafından belirtildi.   On İki İmamı kabul eden Şeyh Şafi’nin çocukları ve tarikat pirleri olan Şeyh Sadreddin (1334-1352), Hakan Ali (1395-1429) ve Şeyh İbrahim (1425-1447) sahip oldukları Ehlibeyt yolunu sürdürürler.

Şah İsmail (1501-1524) dini ve siyasi amaçları birleştirdi. On İki İmama bağlılığı yaydı. Hz. Ali soyundan gelen Şah İsmail soyu, Şeyh Şafii’nin dini kimliğinden derin izler bırakmıştır.   Hz. Ali ve Ehlibeyt yolunu sürdüren Şah Hatayi türbesini merak etmiştim. Görünce çok heyecanlandım. Çünkü Dersimliler’in ataları Horasan’dan-Deylem’den göç ederek Anadolu’ya gelmişlerdi. Dedelerimiz bize Horasan’dan Dersime göçüp, geldiklerini hep söylemişlerdi.  Alevi -Bektaşi dinsel törenlerinde, cem ayinlerinde okunan nefeslerin, deyişlerin, beyitlerin  çoğu Şah Hatayi’den ,Pir Sultan Abdal’dandı. Şah Hatayi’nin dergâhı Anadolu Alevileri için önemlidir.   20 Nisan günü gelip Erdebil’de otele yerleştikten sonra, Erdebil tekkesini görmek üzere otobüs ile yola çıktık. Geniş bahçeden içeriye doğru yürüdükten sonra, dar bahçe kapısından dergâha ulaştık. Dergâhta görevli olan Nasrın Mirhamidzadeh bizi karşıladı. Güler yüzlü candan bir karşılamadan sonra, dergâhta bize bilgi sunumu yaptı.

Dergâhın şeceresini şöyle sıraladı: Six Şafi, Sadreddin Muza Xoca Ali (siahpus), Ebrahim, Şixcunid, Sultan Hayder, Şah İsmail, Şah Tahmasb, İsmail (2) Xodabanda, Şah Abbas, Şafi Mirsa, Şah Şafi (Saim Mirza), Şah Abbas (2) Şah Süleyman, Şah Sultan Hüseyin, Şah Tahmasb (2), Şah Abbas (3)… Dergahın bütün bu ulu kişiler dönemlerinden beri var olduğunu, uzun süren bu önderler döneminde Ehlibeyt süreğinin devam ettiğini belirtti..   Dergâhta Şah Hatayi’nin türbesinin yanı başında, bahçede, Muhittin Muhammed oğlu Şilan, kızı Şeyh Sedef, Şeyh Safevi, Muhammed Size, Mürşid Kal, Agah, İmrullah Işık, Seyh Seyfeddün Erdebil, Şeyh Şafi’nin oğlu Muhyettin Muhammed ve kızı, Şeyh İdris’in torunu Sultan Beyazıd Işık’ın mezar lahit mezarları mevcuttur. Bahçenin dışında bulunan Şeyh Safiyudun, Şah Hatayi, Atar Arda’nın görkemli heykelleri dikkate değerdi.   Nasrın Mirhamid Zadeh, Şah Hatayi soyundan olduğunu belirtirken heyecan gözlerinden okunuyordu. Dergâh hakkında bilgilendirme yaparken çok değerli bir halıdan bahsetti. Kızıl altınlı halı, dergâhın onarımı ve bakımı için satılmış; ancak bir benzeri de yedi yılda yapılmış ve çilehaneye serilmiş.   Türbenin dışında, imarethane, yatır mezarlar mevcuttu. Bu mezarlardaki taşların, Çaldıran Savaşı döneminde şehit olan Alevi-Kızılbaşların mezar taşları olduğu yetkililerce belirtildi.   Çilehanenin etrafı mozaiklerle örülmüş ancak; Rus işgali döneminde mozaikler sökülerek Rusya’ya götürüldüğü halen Leningart Müzesinde koruma altında bulunduğunu görevli tarafından anlatıldı.   Ayrıca İmam Musa ve çocuklarından 23 kişinin de Horasan’dan Erdebil’e göç ettikleri, bölgenin Moğol işgaline uğraması sırasında da, Ehlibeyt soyundan halkla yerli halktan oluşan kafilelerin Anadolu’ya göç edip Dersim -Erzincan bölgelerine yerleştikleri sanılmaktadır.

Dergahta görevli olan, Runullah Muhammedi ve Nasrın Mirhamid Zadeh’e dergâhta Ayn-i Cem yapacağımız  belirttik. İzin alındıktan sonra, grupta bulunan dedelerimizden Mithat Güler, Mehmet Nedim Yılmaz,  Mustafa Alkan, Murteza Aksüt, Ali Ekber Karaduman, Hasan Meşeli, Mustafa Alkan, Kazım Kaya, Celal Özkan, Zeynel Şahan, Fethi Erdoğan, İbrahim Aklaş, Ali Kaya, Ayhan Aydın ile Hüseyin Aksoy olmak üzere 25 kişi Şah Hatayı Dergahın da Ayn-i Cem gerçekleştirdik. Duaz imamlar okundu, ibadetler yapıldı, gülbanklar verilerek dergâhtan ayrıldık. Daha sonra dergâh dışında yer alan İmam Rıza’nın kardeşi Salih’in (Enem Zadeh Saleh) türbesi ziyaret edildi.   İki gün Erdebil’den kaldıktan sonra, Erdebil havalimanından Tahran havalimanına, oradan da karayolu ile tekrar Kum kentine vardık.   22 Nisan 2013 günü de Kum’un önemli âlimlerinden Ayetullah Necefi Maraşlı’yı ziyaret ettik. Son bir kez daha İmam Rıza’nın kız kardeşi Fatime-i Masume türbesini ziyaret ettikten sonra Kum kentinden ayrılarak, karayolu ile Tahran havalimanından İstanbul Atatürk havalimanına varılarak grupla yapılan geziyi tamamladık.

Son not: 8. İmam Aliyy’ül Rıza’nın yaşamı (770-825) Babaları İmam Kasım, anneleri Necime hatundan hicreti 148. yılında ve Zilkade ayının on birinci gününde Medine’de doğdu. Ebul Hasan lakapları Rızadır. Abbas oğullarından Memun, İmam Rıza’yı Irak’a getirtti ve hicretin 200. günü birinci yılı Ramazan ayının ikinci, yahut beşinci günü kendisine veliaht tayin etti. Bu iş Abbas oğullarına pek ağır geldi. Memu’nu tanımadılar. Amcasının oğlu İbrahim’i halife yaptılar. İsyan büyümeye başladı. Bunun üzerine Memun hicretin 203. yılı saferinin on yedinci günü İmam Rıza’yı zehirli nar veya üzüm şerbetiyle zehirleterek şehit etti. Aynı yılın ayın yirmi dokuzuncu günü şehit edildiği de rivayet edilmektedir. Ebedi uykularını Tus şehrinde uyumaktadırlar. Yeni adıyla bu şehre Meşhed denilmektedir.

23.05.2013

Ali KAYA

Anasayfa


alikayaorg@yahoo.com