Ali Kaya
Eğitimci – Yazar
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 07.10. 2022 tarihinde İstanbul Şahkulu Dergâhı’nda, Alevi-Bektaşi toplumunun beklentilerini saptamaya ve çözüm yolları bulmaya yönelik kapsamlı hazırlık yaptıklarını ve Kültür ve Turizm Bakanlığımız bünyesinde Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Cemevlerinin tümünün yönetimini yürüteceğini, tüm çalışmaların bu kurumsal yapı altında, kamu güvencesi desteği ve denetimiyle yürütüleceğini söyledi.
Kuşkusuz bu açıklama devlet katında önemli bir açıklamadır. Geçmişte de Alevi inanç hakları ile ilgili çeşitli söylemler oldu ve bu konuda yedi çalıştay yapıldı. Fakat sonuç alınmadı. Ne yazık ki ve ne acıdır ki bu çalıştaylar, Alevi inancını özünden koparmaktan, Alevilerin haklarını vermemekten, asimilasyon niyetlerinden ve seçim yatırımlarından öteye gitmedi.
Bizler Alevi inançlı bir toplum olarak laik – demokratik devlet anlayışında, hukukun üstünlüğüne ve evrensel hukuk kurallarına göre bir inanç yapılandırmasından yanayız. Eşit yurttaşlık temelinde tüm inançlara eşit davranılmasını ve saygı gösterilmesini talep ediyoruz. Dolaysıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı‘nın yeniden yapılandırılmasını ve başta Aleviler olmak üzere tüm inanç kurumlarının ihtiyaçlarını karşılayabilen bir özerk kurum haline getirilmesini ve zorunlu din dersinin kaldırılmasını talep ediyoruz.
Biz Alevi inanç toplumu olarak diyoruz ki :
- Alevilik, Hakk-Muhammed-Ali ve Ehlibeyt yoluna bağlı İslam’ın özüdür.
Aklidir. Yüksek ahlaktır, insanidir.
İyi düşünce, iyi söz, iyi davranışta kendini bulur, şeriat kapısını aşıp tarikat, marifet yolu ile hakikate ulaşır.
Kur’an’ın şekline değil, özüne bakar.
- Akıl, gönül ve ruhsal olgunlaşma yolu ile Allah’a ulaşma yoludur.
Alevi-İslam inancı, Ehl-i Beyt’in yüksek ahlakıdır. Ehl-i Beyt yolu, hakikat yoludur. Doğru yoldur. Rızalık yoludur. Adalet yoludur. Allah’ın rızasını kazanma yoludur. Aleviler Ehl-i Beyt’in yolunu izleyen, ona gönülden bağlı taraftarlarıdır.
- Alevi-İslam yolunun en büyük ibadeti Kur’an-ı Kerim’i ve Ehl-i Beyt’i anlamaktır.
Bu yol, akıl ve gönül yoludur. Bu yoldan giden en büyük ibadet ise yoksula, yetime, yolda kalmışlara hizmettir.
- İnsana hizmet ederek Allah’a ulaşmak mümkündür
Öte yandan, Cem Vakfı, Cemevlerinin resmen ibadethane olarak tanınması için hukuksal yollara başvurdu ve sonuç alamayınca, iç hukuk yollarının tükenmesinin ardından 118. davacı olduğum Cem Vakfı, davayı Alevi toplumu adına (Başvuru No:6264/10) AİHM‘ne taşıdı. 26 Nisan 2016 tarihinde AİHM, Cemevlerinin hukuki statüsü ve Alevilere ayrımcılık yapıldığı başvurusuyla ilgili davayı oy çokluğuyla karara bağladı.
AİHM Büyük Dairesi, Alevilerin din ve inanç özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi ve bu karar 47 ülke tarafından onandı.
AİHM Büyük Daire kararının üstünden altı yıl geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan, Şahkulu Dergahı’ndaki bu açıklamasıyla yine Cemevlerimizi ibadet yeri olarak kabul etmemiştir.
- Cemevleri “kültür derneği” statüsüne konulmuştur.
AHİM’in yargı yetkisini Türkiye tanımıştır.
AİHM kararları uygulanmalı ve Alevi-Bektaşi toplumunun din ve vicdan hürriyeti hakkı teslim edilmelidir.
Cemevlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı adı altında işlevini sürdürmesi kabul edilemez.
- Bu kararla Alevi inanç hakları hiçe sayılmıştır.
AİHM kararlarının iç hukuka yansıması Anayasamızda şu şekilde düzenlenmiştir :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 90’a göre, usulüne uygun yürürlüğe konmuş Uluslararası anlaşmalar Yasa hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle:7-5-2004-51707 md.) Usulüne göre yürürlüğe konmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası adlaşmalarla yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası adlaşma hükümleri esas alınır.
AKP – MHP eliyle TBMM’de kabul edilen ve yürürlüğe giren Alevi – Bektaşi inanç hakları ile ilgili bu yasa, Alevilik inancını bir kültürel fenomen sayan yaklaşımıyla AHİM’in hak ihlali kararına açıkça aykırı bir tasarruftur.
Bu uluslararası mahkeme (AİHM) hükmünün bir yasayla da olsa etkisiz kılınması hukukun ağır biçimde ihlalidir. Bu nedenle, Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yasal düzenlemenin kaldırılmasıyla, Alevilerin kendi inanç ve ibadet pratiklerinin dinsel inanç olarak tanımasını tekrar talep ediyoruz. Bu yasal düzenlemenin, Ana Muhalefet ve / veya 120 milletvekilince süresi içinde (RG’de yayımlanmasını izleyen 60 gün içinde) Anayasa Mahkemesine götürülmesi gerekmektedir.
Alevi-Bektaşi toplumu köklerinden bağlı olduğu topraklarda ibadetini özgürce yapmak istiyor. Bu, en doğal insan hakkıdır. Devletimizden talebimiz; Cemevleri Alevilerin ibadet yeri olarak kabul edilmeli ve Alevilerin din hizmeti, kamu hizmeti olarak verilmelidir.